Kayıtlar

GÜNAYDIN’ Sevgilim

 Sen uyurken yanımda düşünüyorum!  Uyuyorsun; sana bakıyorum! Saatlerce izledim gözlerin kapalıyken seni.. hem seni izliyordum; hem bekliyordum!  Sanki büyük bir tren garındayım; geleceğime bakıyorum! Hem çok kalabalık, hem çok telaşlı; Öylece oturdum izliyorum! Bu tren garında peki ya ben? Ya ben nereye gidecektim?  Sen uyurken yanımda düşünüyorum! Uyuyorsun… Öylece oturuyorum; saatlerce seni izliyorum!  Geleceğimi izliyorum! Düşünüyorum! İnsanlar telaşlı;hevesli ilerleyip geçiyorlar önümden… Ben ise yalnızca geçip giden insanlara bakıyorum! Sonra dönüp sana bakıyorum.. İnsanlar geçip gidiyor, yanıbaşımdan… Sen uyurken düşünüyorum! Saatlerce seni izliyorum… Ne kadar zaman geçti bilmiyorum …? Sen ne zaman uyudun, bilmiyorum …? Sen ne zaman uyanacaksın, bilmiyorum …? Düşünüyorum! Bir tren garındayım! Sonra; bir an sen gözlerini açıyorsun ve ben uyanıyorum!  Günaydın Sevgili; çünkü ben o trene binip gidiyorum …

MİSAFİR

Resim
Öyle yorgunum ki; çok çalışıp yorulmaktan değil, sevdiklerim için endişe etmekten. Yorgunluğumu, üzgünlüğümü, kırgınlığımı dahi dile getirememekten. Hep başkalarını düşünerek hareket etmekten! Hep karışımda ki insanların hislerine; kendi hislerimden daha fazla önem vermekten! Hep onları; onlardan daha fazla düşünmekten yorgunum! Uykumda,rüyalarımda; zihnimde sürekli sizin için endişe etmekten yorgunum! Oh be! diyip derin bir nefes alamamaktan; dünyanın en güzel manzarasına baksam dahi sizin için endişeli olduğumdan tadını çıkaramamaktan yorgunum!  Kendi içimden bile; kendimi çıkarıp atıp sizleri en derinime öyle işlemişim ki; bugün dönüp bakıyorum da kendi hayatımda  bana oturacak yer dahi kalmamış! Kendi hayatımda; sizleri baş köşede misafir etmişim ama kendim bir kapı eşiğinde ayakta kalmışım! Tek Başına Ayakta Duranlar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı '

KİM?

Sevginin olduğu bir denizde ben miyim diye sorar insan bazen kendisine. Ben neyim kürekleri olmayan bir kayık miyim? Sevginin sularında nereye gittiğini bilmeyen? Nereye gidiyoruz? Boğuluyor muyum yoksa suyun üstünde o eşsiz maviliye mi gidiyorum? Yoksa batıyor muyum en dibe doğru? Neyim ben? Bazen üzerime üzerime geliyor bu dalgalar sahiden ben baş edebilir miyim tüm bunlarla diye sorarsın kendine bazen? Sevginin olduğu bir denizde olduğunu unutarak… sevgiden bu olmazsın ama bazen o sevgi denizinden sana sürüklenip gelen şeyler boğar seni… Güneş doğarken izlersin ne eş siz bir manzara… aman Allahım der bırakırsın kendini… Ama güneş bu ya her zaman tepe nde değildir.. Hava karardığında da bakabilir misin aynı manzaraya? Karanlıkta da görebilir misin aynı güzelliği? Bazen sadece uzaktan bakarsın yüzme bilmeyen birisinin ayağını suya deydirememesi gibi.. İçin akıp giderken sen yalnızca izlersin.. korkudan titrerken içinde olmak istersin.. tüm kalbinle olmak isterken bakmak sana yetmezken...

GERİ DÖN'

Affetmeyi bilmeyen insanlar;birinin kendisine yaptığı büyük bir hatayı,bir diğer insanda affeder! Bir öncekinde duyduğu pişmanlıkla birlikte. Çünkü içinde bir yerde,acaba bunu affedersem ne değişir? Neye dönüşür; içten içe bunu hep merak eder..  Şunu hiç düşünmez; 2 kişi birbirinin aynısı değil, aynası da değil.. Olanlarda birbirinin aynısı değil. Ama yine de deli  gibi merak eder. Aslında bunu affederek,içten içe kendini de affetmek ister. Affettiği şeylerin düzelmediğini gördüğünde; kendini hiç affetmez! Yanlış kişiyi, yanlış durumları affetmenin; haddinden fazla tolerans göstermenin hazin sonu kaplar yüreğini çılgın bir öfkeyle birlikte. Hakedene hakettiğini vermemek yer bitirir bir süre sonra... Hayat; uktelerden mi ibaret..? Yanlış yerde; yanlış kişiyle olmanın ve yanlış kişiyle; yanlış yerde,yanlış kişiyi affetmenin içte bıraktığı ukteyle geçer günler... Sonsuz bir boşvermişlikle, öylesine geçer günler... Ne geriye dönersin; ne de bir adım ileriye gidersin... Her yenide;...

SENE-İ DEVRİYE …

  İşte yine sonunda bunca kalabalığın içinde yapayalnızım. Geldim diyorsun; kapıdayım. Kapındayım diyorsun. Bir nefes uzaklıktaydım diyorsun. Sensiz geçen bunca zaman sonunda her şey öyle boş; öyle anlamsız ki… Daha da büyüyor o boşluk içimde. Sen değilsin içimi dolduran … Yanımda olup; omuzuma dokunup; yalnız olmadığımı hissettiren; tüm boşlukları dolduran Bir’tane! … O kadar çok insan var; hiç birisi sen değil; senin gibi değil … Her şey eksik ve yarım sensiz … Düşüncelerimin duvarlarına resmini astım! Sen herkesin yerini doldururken; kimsenin senin yerini dolduramayaşının boşluğu bu! Haykırmak istiyorum; hıçkırarak ağlamak istiyorum senin gibi! Bağırmak istiyorum ağız dolusu; ben geldim demek istiyorum! Senden hiç gitmedim demek istiyorum! Ayaklarım kaçarken senden; kalbimi sana gizledim demek istiyorum!  Bu büyüyüp gidiyor içimde… Yaşıyorum, konuşuyorum ama her yüzde; her gözde; her seste seni arıyorum. Ne yana baksam aynı yüzler; aynı sığ bakışlar. Aynı kötü niyetler. Ayn...

TANIŞTIĞIMIZA...

Resim
Sebepsiz hüzün localarının kalıcı misafiriyim... Sen ise tüm zamanların; tüm mekanların ev sahibiydin sanki. Gönüldeki evini yıktın.. Pembeye boyalı gözlükleri kırdın; senin olan, sadece senin olacak tüm zamanları heba ettin! Zihnimde sana dair gönül kasesinde birikin tüm düşünceleri kırdın.. Düşüncelerimin duvarlarında yalnızca senin resmin vardı; nereden bilebilirdim senin sanattan anlamadığını. Sana verilen değer kadar; değer vermedin kendine ve sana ait olan hiçbir şeye.. Sevgi evvela korumaktır! Sevmek yetmez; çok sevmek gerekir. Önce kendinden korumak gerek! Seni tanımamak; tanımaktan daha iyi!...

YEMİN...

  Adını kazımıştı vücuduna; bir parçam; en önemli parçam onun bir parçasıyla.. Adım onun her zerresiyle bütünleşmişti adeta. Yalnızca ölene kadar da değil üstelik, öldükten sonrada yanında götürmek istiyordu demek ki beni. Demek o kadar seviyorsun beni... Nefesimi, kalbimi, dünyada ki tüm zaman dilimlerinde ve öldükten sonra da varsa şayet bir yer; seni orada bulacağıma ant içiyorum... Bu ettiğimiz yeminin; tüm zaman dilimlerinde, kaderimizi birleştirdiğini ikimizde biliyorduk. Zaten bundan başka bir dileğimizde yoktu....